Sepet güncelleme

DükkânsvgSepetiniz şu anda boş. Mağazamızı ziyaret edebilir ve alışverişe başlayabilirsiniz.

Şimdi Okuyoruz: Deprem bölgesinden ayrılanlar anlatıyor: Karda otogara 5 km yürüdüm

Yükleme

Deprem bölgesinden ayrılanlar anlatıyor: Karda otogara 5 km yürüdüm


Haber bilgisiMalatya

Kaynak, Reuters

Fotoğraf altı yazısı,

Malatya, 7 Şubat

Kahramanmaraş depremlerinin ardından bölge terk ediliyor. AFAD 14 Şubat’ta 195 bin 962 kişinin başka illere tahliye edildiğini açıkladı.

Bölgeye yardım ve arama kurtarma ekiplerini taşıyan sivil otobüs ve uçaklar da dönerken depremzedeleri tahliye etti.

AFAD tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamaya göre, kendi imkanlarıyla deprem bölgesinden çıkamayanlar için tahliyeler, kurumun Jandarma iş birliği ile yürütülüyor.

Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı araçlar, tren, denizyolu ya da AFAD ve yetkililerle koordinasyon halindeki sivil otobüs ve uçak firmaları depremzedeleri diğer illere taşıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Şubat’ta kendi imkanlarıyla gidenler de dahil edildiğinde 2 milyon kişinin diğer kentlere gittiğinin tahmin edildiğini söyledi.

Herkes tahliye edilebiliyor mu?

Deprem bölgesindeki illerde AFAD Tahliye Toplanma Alanları oluşturuldu.

Bölgeden çıkmak isteyenler bu alanlara giderek başvuru yaptığı takdirde uygun bir vasıta bulunarak tahliye için belirlenen illere gönderiliyor.

Bu başvuru için afetzede durumu gösterir bir belge talep edilmediği gibi başvuruda kart ya da belge düzenlenmiyor.

AFAD açıklamasında “Vatandaşlarımıza illerimizin barınma kapasitesi dikkate alınarak yönlendirme yapılmakta ve vatandaşlarımızın barınma ihtiyaçları gidecekleri illerdeki valiliklerimizce oluşturulan komisyonlar tarafından karşılanmaktadır” denildi.

Kendi imkanlarıyla bölgeden ayrılan kişilerin de gittikleri illerde barınma talebi için valilik ya da kaymakamlığa başvurarak konaklama imkanı elde edebileceği ifade edildi.

Tahliye edilenler nereye götürülüyor, nerede konaklıyor?

Tahliyeler için ilk etapta İçişleri Bakanlığı talimatıyla belli şehirler eşleştirildi.

Örneğin İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger 8 Şubat’ta, Gaziantep’te depremden etkilenen 4 bin kişinin İzmir’deki kamu misafirhaneleri, yurtlar ve oteller ile Bayraklı ilçesindeki konteyner kentte ağırlanacağını duyurdu.

Çok sayıda kişi farklı şehirlerdeki ailelerinin ya da tanıdıklarının yanında konaklıyor.

BBC Türkçe olarak görüştüğümüz, deprem bölgesinden kendi imkanlarıyla çıkan üç ailenin hikayesini aktarıyoruz.

‘Maraş bize mezar oldu, memleketim bitti gitti’

Kahramanmaraş

Kaynak, Reuters

Fotoğraf altı yazısı,

Kahramanmaraş, 14 Şubat

Kahramanmaraş merkezinde butiği olan 42 yaşındaki Feyza Küçükdağlı’nın anne ve babasıyla birlikte deprem sırasında dışarıya çıkıyor.

Sabaha kadar bekledikten sonra babasının dükkanının olduğu merkeze gidiyorlar.

Dükkanın tamamen çöktüğünü görüyorlar.

Belediye yakınlarında, arabanın içindeyken ikinci deprem oluyor.

Doğalgaz patlamaları, yangınlar ve tozun arasından Bin Evler’deki evlerine dönmeye çalışıyorlar.

Kendi evleri yıkılmıyor ancak yollar kapandığı için şehir dışına çıkma kararı alıyorlar.

“Aşağı taraf (Merkez) tamamen bitmişti. Kendi arabamızla yola çıktık. Ama arabamıza biri çarptı, karbüratörümüz patladı, darbelerden klima çalışmadı.

“Çok yağış vardı, ıslanmıştık. Üstümüzde kalın kıyafet yoktu, ayağımızda terlikler vardı. Adana yolundaki bahçemize ulaşmak istedik, bir saatlik yolken dört saatte geldik. Geceyi geçirdik. Adana’ya gidip arabamızı tamir ettirdik.

“Bilet aldılar, Adana’dan İstanbul’a gittik. İki gece akrabamızda kaldık. Babamı oraya bıraktık. Annemle ben de Ankara’daki tanıdığımıza geldik. Annemi de yurt dışına kardeşimin yanına yollayacağım başarabilirsem.

“O yüzden Maraş’a geri döndüm, pasaportunu almak için ve Pazartesi döndüm (13 Şubat).”

‘Gidenler yerleşmekte zorlanıyor’

Şimdi bölgeden tahliyelere yardım ettiklerini söylüyor Küçükdağlı:

“Biz de eşimize dostumuza burada elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. İnsanları oradan İstanbul’a, Sapanca’ya, Konya’ya yolladık.

“Maraş’ın tahliye yeri Antalya olarak seçildi. Oraya gidiyorlar ama orada da koordinasyon sorunu var sanırım. Antalya’ya gidenler de sokaklarda bekliyorlar.

“Üniversiteden ve stadyumdan ücretsiz otobüs kalkıyor. Havaalanı çok kalabalık, sırası gelen gidebiliyor. Arabası olmayan şehirde kalıyor.

“Tahliyeler başladı, şu anda herkes bir şekilde yollanıyor. Ama oraya yerleşmekte zorlanıyorlar. Tek katlı bağ evi olanlar onlara dönmüş durumda.

“Şehir terk ediliyor, orada artık yaşam alanı yok. Memleketim, çocukluğum bitti, gitti. Maraş’ın kurtuluşuydu 12 Şubat. ‘Maraş bize mezar olmadan, Düşmana gülzar olamaz’ sözü karşıma çıktı. Maraş bize mezar oldu. Eşimizin dostumuzun çoğu hala enkaz altında.

“Kahramanmaraş’a geri gittim. Çürümüş et kokusu geliyor her taraftan. Zaten Çarşı yok artık. Neresi neresi anlaşılmıyor. Yollar kapalı.

“Benim mağazamı ve her yeri yağmalamışlar. İnsanlar camilere, tıp fakültesine, üniversiteye sığınmaya çalışmışlar ama çok soğuk.”

‘Enkaz başındayken ikinci deprem oldu, gözümüzün önünde binalar yıkıldı’

Depremin ardından Malatya’dan Isparta’ya giden 37 yaşındaki Salih Uğur, şehirden ayrıldıkları anları şöyle anlatıyor:

“Malatya’nın TOKİ kısmında yaşıyorduk biz ailemle. O kısımda yıkılma olmadı ama Malatya’nın her şeyinin döndüğü yer olan merkezi yok maalesef şu an.

“Depremden sonra ailemi evden çıkardım, güvenli bir yere götürdüm bir arabanın içinde bıraktım. İki saat sonra kuzenimle merkeze gittik, ne olduğunu görebilmek için. İkinci deprem de gündüz gerçekleşti biz oradayken.

“Bir enkazın başındaydık belki bir yardımımız dokunur diye, gözümüzün önünde binalar yıkıldı. Ortalık mahşer yerine döndü. Sonrasında işler sarpa sardı.

“İki kız kardeşimin biri Isparta’da biri Kastamonu’da. Çok ısrar ettiler yanlarına gitmemiz için. Onlar için daha zor bizi görmedikleri için, uzaktalar.

“Bizim internet problemimiz olduğu için kız kardeşim otobüs bileti aldı bize özel firmadan. Dördüncü gün oradan çıktık.

“Yardım getiren uçakların ücretsiz tahliyesi gibi şeyler vardı ama yoğunluktan ötürü onlara ulaşamayan çok kişi oldu.”

‘Zatürre korkumuz var’

“O anda psikolojik olarak düşündüğünüz şey gitmek, kaçmak değil ama yarım saat de olsa bir yerde, sıcak yatakta, korkusuzca uyumak istiyorsunuz. Tek istediğiniz aslında bu, yemek falan da değil” diyen Uğur şöyle devam ediyor:

“Otogarda gördüğüm bir şeyi asla unutamıyorum. Hıçkırarak ağlamak istedim. Garda bir abla geldi. Yaşı büyüktü, bilet bulamamıştı muhtemelen. Gitmek istediği yere giden otobüs yanaştığında oğlu yaşındaki şoförün ayağına kapandı.

“Şoförün de canı yanıyor, ‘abla elimizden bir şey gelmiyor’ dedi ve o kadının valizini fırlatıp ‘gidecek yerim yok’ diye ağlamasını ömrüm boyunca unutamayacağım.

“Orada çok insan başka yere gidemedi belki ve dönecek yerleri de yoktu. Ateş başındaydık orada kaç gün.

“Zatürre korkusuyla çıktık oradan. Çok daha kötü durumda olanlar vardı. Biz dört gün Malatya’da dışarıda kaldık.

“En son ben delinmiş botla otogara 4-5 kilometre yürüyerek ulaştım. En büyük sorun soğuktu. Ailemi Kastamonu’ya gönderdim ben Isparta’dayım. Hepimiz hastayız.

“Kuzenlerimden de Kastamonu’ya gelenler oldu. Hepimizin düşüncesi dönüp nasıl o evlere gireceğiz. Sağlam dahi olsa. Ne iş imkanı kaldı ne başka bir şey.”

‘Arkadaşımın, iki çocuğunun, kardeşinin ve annesinin cesetlerini çıkardım’

Hatay

Kaynak, Reuters

Fotoğraf altı yazısı,

Hatay, 14 Şubat

Deprem sırasında İskenderun’da olan 25 yaşındaki Murat*, otomotiv sektöründe çalışıyordu.

Yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Deprem olduğu zaman içinde bulunduğum bina fazla hasar görmedi. Kendimizi dışarı attık. Antakya’daki aileme ulaşamadım. Telefonlar çekmiyordu. Hemen yola çıktım.

“Nişanlım yanımdaydı. O sağlık personeli, ‘aileyi gördükten sonra seni hastaneye bırakırım’ dedim. Ne zaman ki Antakya’ya girdik, o zaman binaların, hastanelerin yıkıldığının farkına vardık.

“Mahalleme girmeye çalıştım. Bütün sokakların girişleri kapalıydı apartmanlar çöktüğü için, giremedim. Evime vardığımda yan duruyordu, duvarların hepsi patlamıştı, camlar da.

“Aileme ulaşabildim. Çok yağmur vardı. Ailemi arabaya aldım.

“Bizim mahallemizde (Odabaşı mahallesi) arazimiz vardı, üstünde kendi yaptığımız ev vardı. Ev sağlamdı, fakat korkudan içine giremedik, bahçesine çadır kurduk.

“İlk iki güne kadar barınma, ısınma, erzak yardımı gelmedi. Orada hasar gören marketlerden insanlar erzak çıkartmaya çalışıyordu. Biz de ihtiyacımız olan erzakı oradan çıkardık birkaç günümüze yetecek kadar.

“Sonra yardımlar gelmeye başladı ama sadece ana yol üzerinde durdular. İnsanlar da kendi bulundukları bölgeden o yardım bölgelerine gidemediler.

“Biz bir jeneratör bulduk, bir hilti bulduk.

“Arkadaşımı, iki tane çocuğuyla, kardeşi ve annesiyle beraber cesetlerini çıkardım.

“İki kuzenim enkaz altında kaldı, duvarın altında kaldılar ve kendi çabalarımızla çıkardık.

“Birinin beli, birinin kalçası kırılmıştı. Bahçede çamurun üzerine yatırdık. Kırık olduğu için kıpırdatamadık. Üç gün boyunca çamurda beklediler.

“Üçüncü günün gecesinde bir sağlık ekibine, ambulansa ulaşabildik. İkisini ambulansla Mersin’e, oradan ameliyat olmaları gerektiği için helikopterle İstanbul ve Ankara’ya sevk ettiler sağ bir şekilde.

‘İş arıyoruz’

“Amcamlar yurt dışından geldiler, ikisi de doktor. Onlarla yaralı ve hastalara elimizden gelen yardımı yaptık. Ardından eve girip değerli eşyalarımızı ve nakit para aldık hayatımızı riske atıp. Kendi arabalarımızla binip İzmir’e doğru yola çıktık.

“İzmir’de de kendi imkanlarımızla tanıdığımız birinin evinde kalıyoruz, altı kişiyiz. Herhangi bir ücret talep etmediler.

“İş bakıyoruz. Kendimize ait bir ev kiralamaya çalışacağız. Bir süre idareten.

“Biraz birikimimizi yapıp tekrardan kendi şehrimize dönüp oradaki ailemize de destek olmak için elimizden geleni yapacağız.”

çizgi

Source

svg

Ne düşünüyorsun?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap bırak

Yükleme
svg
Hızlı Gezinme
  • 01

    Deprem bölgesinden ayrılanlar anlatıyor: Karda otogara 5 km yürüdüm